11 Kasım 2009 Çarşamba

Savaşan orta saha açılımı



Ekolayda yazılarım devam ediyor

Galatasaray, Fenerbahçe yenilgisi sonrası dört maç üst üste kazandı. Peki bu hızlı toparlanmayı sağlayan formül neydi?

Rijkaard, her kötü sonuçtan sonra olduğu gibi Fenerbahçe maçından sonra da “B Planı olmadığı” “takımın yeteri kadar mücadele etmediği” doğrultusunda eleştirilere maruz kalmasına rağmen, 4-3-3 sisteminden taviz vermedi.

Sistemden taviz verilmemiş olsa da önemli bir değişiklik yaşandı, orta sahadaki üçlünün kurgusunda ve oyuncu yapısında revizyona gidildi.
Fenerbahçe maçına kadar orta saha üçlüsü, iki defansif merkez eleman onların önlerinde ise oyun kurucu pozisyonunda oynayan ofansif bir orta saha oyuncusu şeklinde diziliyordu.

Bu ofansif özellikli oyuncu da Arda veya Elano’dan biri olarak tercih ediliyordu hoca tarafından.

O maçta alınan yenilgiden sonra, bir defansif orta sahanın önünde yine defansif özellikleri ağır basan iki merkez orta saha oyuncusu şeklinde bir dağılımı sahaya sürdü Frank Rijkaard.
Örneğin Mehmet Topal’ın önünde Mustafa Sarp- Barış ikilisi oynadı Dinamo Bükreş karşılaşmasında.

Bu bilginin ışığında Galatasaray’ı krizden çıkaran formülün, savaşan ve defansif bir orta saha üçlüsüne dönüş yapmak olduğu savunuluyor.
Ben ise formülün bu kadar basit olmadığını düşünüyorum.

Madde madde sıralayalım gerekçeleri:

1) Galatasaray’ın kazandığı son dört maç da zayıf rakiplerle idi. Rakiplerin zayıflığının çarpıcı göstergesi ise şu: Galatasaray Buca ve Diyarbakır maçlarında uzun süre 10 kişi oynamasına rağmen, sıkıntı yaşamadı.

Bu dört ekip gibi kendi sahasına gömülmektense orta saha ve defansa yönelik pres uygulayacak olan dirençli takımların baskısından kurtulmak, ancak pas yüzdesi yüksek teknik oyuncular ile mümkün olabilecektir.

2) Galatasaray’ın Fenerbahçe mağlubiyetini orta sahadaki dirençsiz oyunculara bağlamak yanlıştır. O maçı Fenerbahçe takım halinde Galatasaray’dan fazla istedi. Gamsız Colin Kazım Richards, 36 yaşındaki Roberto Carlos çok büyük mücadele örneği gösterirken, Galatasaraylı futbolcular sorumluluktan kaçıyordu. Bu durum teknik-taktik analizlerle açıklanamaz, mental bir problemdir.

3) Galatasaray’ın altın çağları yani 1996-2000 dönemindeki Okan-Suat-Emre üçlüsü gibi bir orta sahaya özlem duymak, Rijkaard'ın oynatmak istediği futbolun gerekleriyle uyum göstermiyor.
O dönemin Galatasaray'ına benzer futbolu Fenerbahçe oynamaya çalışıyor şu an.

Nedir söz konusu futbol anlayışının amentüleri?
Top rakipteyken önde bas ve top kap. Rakip defansı hazırlıksız yakala ve karambolden veya usta ayakların mahareti sayesinde şok gol at. Top kendi takımındayken ise orta sahayı mümkün olduğunca çabuk geç, kısacası santrafora top şişir.

Rijkaard’ın futbol anlayışı işe bambaşka.
Top rakipteyken topun arkasına geçip, defansta pozisyon hatası vermemek.

Top kendi takımındayken kaleciden itibaren ısrarla pas yaparak tüm sahayı katetmek ve nihayetinde ezberlenmiş hücum organizasyonları sonucu goller bulmak.

Bunlar Hollandalı’nın takımlarına aşıladığı temel prensipler...

4) Bu tür bir oyun anlayışında, hem defansta hem de orta sahada, teknik ve pas uzmanı bir oyuncu bulundurmak şarttır. Galatasaray’ın defans bölgesinde bu tip ayağına hakim bir oyuncu sıkıntısı çekiliyor, orta sahaya ise Elano bu amaçla transfer edildi.

Brezilyalı yıldız, eninde sonunda ilk onbirin değişmez adamı haline gelecektir.

Sonuç olarak, Galatasaray’ın problemleri orta sahadan az koşan teknik bir elemanı çıkarıp, yerine mücadeleci bir oyuncu koyarak, sihirli değnek varmışçasına çözülmez.

Neden-sonuç ilişkisini skorlardan bağımsız farklı kriterleri değerlendirerek analiz etmek gerekir.
Neyse ki Galatasaray skor yorumcularına emanet değil, bu analizleri mükemmel bir şekilde yapan bir teknik ekibi var...
Share/Save/Bookmark

2 yorum:

moonchile dedi ki...

vaay amentu =)

SINO dedi ki...

Tabağı boş bırakmadın reis :))