Bülent Uygun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bülent Uygun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2009 Pazartesi

Makus talih



5. haftadan kısa notlar :

1- Galatasaray Beşiktaş maçını izleyen Galatasaraylılar her ne kadar skordan memnun olsalar da maçın gidişatının bilinçaltlarına yaptığı çağrışımdan pek hoşlanmadılar.
Tüm yaşananlar, Galatasaray'ın 10 senedir kaybettiği Kadıköy deplasmanlarını fena halde çağrıştırıyordu.

2- Maçtaki ilk Galatasaray pozisyonunun gol olması, maçın kopma noktası olan 2. golün abuk-sabuk tabir edeceğimiz bir şekilde atılması gibi olaylar Galatasaray'ın 10 senelik Kadıköy sendromunun özeti gibiydi.

3- Beşiktaş'ın da Galatasaray'a karşı benzer bir makus talih sendromu yaşadığı açık. Galatasaray'ın iç sahada 12 senede 11 galibiyet aldığı başka bir Süper Lig temsilcisi olduğunu zannetmiyorum.

4- Şansı, kısmeti bir kenara koyup bir de futbol gerçeğinden bahsedelim:

Galatasaray gol bulma konusunda çok korkutucu bir takım haline geldi. Galatasaray yorgun, yıpranmış çıktığı ve etkili oynamadığı bir maçta kolayca üç gol buldu, Kewell'in ilk yarıda girdiği iki pozisyon da cabası.

5- Bir hitabet sanatı olan "öfke", ünvanlarına bir yenisini ekleyerek, bir futbol stratejisi halini aldı.
Fatih Terim'in bilindik taktiğini Christoph Daum daha da sistematik bir şekilde kullanacakmış gibi gözüküyor.
Fenerbahçe özellikle deplasmanda oynadığı maçların ilk yarılarında yarattığı sinir harbi ile oyunu futbol olmaktan çıkarıp, ikinci yarılarda da üstün fizik gücü ile maçı kopartmayı bir taktik olarak bellemiş durumda..

6- Ligin gidişatından en çok memnun olan kurum Türkiye Futbol Federasyonu olsa gerek. Tam yayın ihalesi öncesi Galatasaray ve Fenerbahçe'nin kıyasıya çekiştiği, bol gerilimli, yıldızların oyuna ağırlığını koyduğu bir lig, yeme de yanında yat.

7- Bülent Uygun'un düşüşü çok hazin olacak herhalde. Kötü gidişata gerekçe olarak, hazırlık kampında güçlü takımlarla yapılan maçların oyunculara özgüven bunalımı yaşattığını söylemiş. O öyle değildir Bülent Hoca, oyuncularının tüm özgüvenini sen çekmişsindir, mıknatıs gibi..
Share/Save/Bookmark

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Bu sene şampiyon yok, dağılın



Şair, mimar, menejer, hac organizatörü, teknik direktör ve dava adamı Bülent Uygun "Şampiyon biziz, birinci kim olur bilemem" dediği zaman, onun her sözünden sonra olduğu gibi uzun uzun düşündüm, kendisinin bilgeliğinden birşeyler kapmak istedim.


Bu düşünceler sonunda bu sezon "şampiyon" ünvanına hiçbir takımın layık olmadığına karar verdim.

Futbolun ilahi adaleti gariptir, birkaç istisna hariç sezon sonunda hakeden takım "şampiyon" olur.


Şampiyon takımların başlıca özellikleri nelerdir peki?


Zaman zaman da olsa üst düzey futbol oynayacak kaliteye sahip olmaları, galibiyet serisi yakalamaları, istekli olmaları, kazanmaları gereken büyük maçları almaları.


Evinde maç kazanması sürpriz sayılan, büyük maçları kaybeden Trabzon mudur bu sene bu şartları yerine getiren? Tabii ki değil, bu hucüm gücüyle ne bekliyorlardı ki zaten?


Derbilerde iyi performans gösteren Fenerbahçe mi, Avrupa maçlarında "şampiyon" gibi oynayan, Beşiktaş ve Trabzon'u kendi evinde sahadan silen Galatasaray mı ?
Değil!
Bu iki takım da kalite olarak şampiyonluk mücadelesi vermeleri gerekirken, ligi öksüz bıraktılar. Teknik adamlarının yetersizliği birçok maçta ikisini de dağılmış bir görüntüye mahkum etti. Fiziksel ve mental açıdan sezonun büyük bölümünde süründüler.
Böylesi bir istikrarsızlıkla şampiyon olunamaz. Ancak küme düşmenin puan barajının yükselmesine sponsor olunur.


Yoksa ligin ilk 6 sırasındaki hiçbir takımı yenememiş, nasıl bir hücum organizasyonuna sahip olduğunu halen anlayamadığım Beşiktaş mı? Bugün yine takke düştü.


Peki fizik gücüyle ayakta kalan, öte yandan zaman zaman yaptıkları sporu karıştırıp futboldan güreşe dönen Sivasspor mu?
İstikrarlı performans açısından sezonun en takdir edilmesi gereken takımı olmalarına karşın, bu futbol anlayışına "şampiyon" demek benim içimden gelmiyor.


Bir paragraf da bugünkü Beşiktaş- Fenerbahçe maçına ayıralım.


Herşey aslına rücu eder. Nasıl ki Bülent Korkmaz'ın Galatasaray'ı Kayseri Erciyesspor görüntüsünden öteye gidemediyse; Aragones'in Fenerbahçe'si de aynen beklenendiği gibi oldu.


Sisteminden taviz vermeyen, konsantre olmakta sıkıntı çekmeyip rakiple başabaş mücadele edebileceği maçlarda avantajlı olan, fakat rakibin kapandığı "önemsiz" maçlarda kilidi açmak için B planı olmayan bir orta sıra takımı. Aragones'in kariyerine bakarken "Avrupa şampiyonu" apoletinden dolayı gözü kamaşıp, gerisini göremeyenler için sürpriz olmuştur belki bu sonuç, bilinmez.


Galatasaraylıların Fenerbahçe maçlarında yaşadığı bir kabus vardır.
Fenerbahçe'nin bütün sezon yatan oyuncusu Galatasaray'a karşı patlama yapar, maçı alır.
Bu kabusu artık Beşiktaşlılar görüyor. Son iki sene Kezman yıkmıştı hayalleri, bu sezon da bayrağı Güiza devraldı.


Share/Save/Bookmark