10 Kasım 2009 Salı

Kahraman



Tarihe geçecek kadar "büyük" olan her lider gibi, Mustafa Kemal Atatürk'ün trajedisi de anlaşılamamak olmuştur.
Onu takip ettiklerini iddia edenler, Atatürk'ü sıradan bir totaliter rejim diktatörü gibi naklettiler sonraki kuşaklara.
Çatık kaşlı, sıkıcı, "Türk şöförü en asil ruhun insanıdır" "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim" gibi sıradan sözler söyleyen, halktan kopuk bir yarı-Tanrı haline getirdiler Mustafa Kemal'i.

Oysa ki, böylesi bir olağanüstü bir zeka ve mizacın, doğru anlatıldığında kamuoyunu kendine hayran bırakmaması imkansızdır.
Adam, ömrü boyunca iki yüzlülükten, yapmacıklıktan ve halktan kopuk asık yüzlü devlet anlayışından tiksinmiş, bu anlayışa mücadele etmiş ve yaptığı her eylem açık olmuş.
Gel gör ki bir takım kifayetsiz muhterisler, faşist ve antidemokratik yönetim anlayışlarını korumak adına, onun hatırasını suistimal edip durmuşlar.

Bu bir trajedi değilse nedir?

Bir de düşmanları var tabii. Bu kadar yürekli bir adamın, mert düşmanları olması gerekir.
Yaptıklarına karşı çıkanlar, o kadar ikiyüzlü, kaypak ve korkaklar ki ölümünün üzerinden 71 yıl geçmesine karşın ona açıkça meydan okuyamıyorlar.
Saman altından su yürüterek, anısına ve miras bıraktığı akılcı anlayışa zarar vermeye çalışıyorlar.

Mustafa Kemal'in, nasıl bir ADAM olduğunu anlatan yüzlerce hikayeden biri var aşağıda..
Umarım herkes gerçek Atatürk'ü anlamak için en az hamasete, nutuk atmaya ayırdığı kadar zaman ve enerji harcar.

Ruhu şad olsun



"Habeşistan savaşının başlamasından önce, İtalya’nın Rodos’a askeri yığınakta bulundugu günlerdeydi. Bir aksam yine Atatürk 'ün sofrasına çağrılanlar onu ayakta ve balkonda gezinmekte buldular.

-Tevfik Rüştü nerede?
-Ankara Palas'ta, bazı sefirlere bir ziyafet veriyor.
-Biz de oraya gitsek olmaz mi?

Etrafındakiler beyhude Atatürk 'ü buna protokolün müsait olmadığına inandırmaya gayret ediyorlar. Fakat, o'nun kesin karar verdiği bir konudan geriye çevirmek kimsenin haddi değildir.
Otomobiller, Ankara palas'a vardığı zaman Atatürk 'ün otelin merdivenlerini sallana ve yanındakilerin yardımı ile çıktığını görenler hayret ettiler. Çünkü Çankaya’da Atatürk 'ün bir yudum bile içmediğini herkes biliyordu.

Sefire ziyafet verilen salona giren Atatürk, Arnavutluk sefiri, Asaf Bey'in yakınında ve giriş çıkış kapısını iyi görebilecek bir yere oturuyor. O dakikadan itibaren salondan içeri ve dışarı kimsenin geçmesi mümkün değildir.
Şimdi konuşulanları takip edelim:

Atatürk:

- Asaf bey, gazetelerde bir takım resimler görüyorum, Arnavutlukla operet mi oynanıyor? diyor.

Bu sözleriyle o zamanlar yeni Kral olan Zogo'nun sorguçlu resimlerini kastettiğini anlamakta gecikme yen sefir ne söyleyeceğini şaşırıyor. Atatürk devam ediyor:

-Cumhuriyetten ne zarar görüldü ki, Arnavutluk’ta krallık ilan edildi? Hem, takip edilen politika da tehlikelidir. İtalya’nın Arnavutluğu Balkanlar'da bir basamak yapması ihtimalden uzak değildir.

Bunu duyan İtalyan sefiri, mücadeleye kalkınca Mustafa Kemal:

- Haber aldığıma göre, Roma’da bazı öğrenciler sefaretimizin önünde mümayis yapmışlar. Antalya’yı istemişler. Antalya sigara paketimidir ki, sefir cebinden çıkarıp atsın. Antalya buradadır. Buyurun alın!...
Hem benim bir teklifim var. Eğer hakikaten böyle bir şey düşünülüyorsa Mussolini cenaplarına müsaade edelim. Antalya'ya asker çıkarsınlar. Bütün çıkarma tamam olunca savaşırız. Mağlup olan hakkına razı olur.

Sefir atılıyor:

- Ekselans bu bir savaş ilanımıdır?

Atatürk:

- Hayır, diyor. Ben burada bir fert olarak konuşuyorum. Türkiye savaş ilanı ancak Büyük Millet Meclisi dahilindedir. Fakat unutmayınız ki, gerektiği zaman Büyük Meclis Türk milletinin hissiyatına tercüman olmakta gecikmez.

Konuşmasının bu hali olması üzerine, İsmet Paşa’ya telefon edilir ve Ankara Palas'a çağrılır.

Atatürk de bunu haber alınca etrafındakilere:

- Hükümet geliyor, biz gidelim!diyerek Ankara Palas’ı terk eder.

- Çankaya’ya dönüldüğü zaman herkes Atatürk 'ün gayet normal oldugunu hayretler içinde seyrederken Atatürk:

- Artık İtalya ile savaş tehlikesi yok. Rodos'a yapılan yığınak Habeşistan’a dönecektir!
Hakikaten kısa bir süre sonra Habeşistan savaşı başladı.
"

Share/Save/Bookmark

2 yorum:

raul_eus dedi ki...

Mustafa Kemal çok önemli bir liderdir
Kurduğu Cumhuriyet ile büyük bir tarihsel ilerlemeye imza atmıstır.

Bugün ortaya çıkan sorunlar ise
tüm burjuva devrimlerinin kaderidir.
Sinanın da değindiği gibi Atatürk üzerinden ideolojilerini meşrulaştırmak isteyen bir çok kesim bulunuyor.
Faşistler,sosyal demokratlar hatta tarikatçı kesimi bile buna örnek olarak verebiliriz.

Şu anki siyasi anlayıs 1923 deki tarihsel ilerlemeyi tersine çevirme ugrasında.
Amaç tabiiki şeriat devleti kurmak değil ,tv lerde liberal tosunlarıyla dillendirdikleri ılımlı islam projesidir
Burjuva devrimlerinin sermaye egemenliğini pekiştiren zorunlu sonuçlarını ortadan kaldırmak için tek yol sosyalizmdir.Fakat bu yolda ilerlerken Atatürk'ün belli bir kesim tarafından düşman olarak görülmesi ve önemsizleştirilmeye çalışılmasınında karşısında durmamız
gerekir.

sup-erman dedi ki...

Ataturkteki yuregin, delikanliligin 10da biri sonrakilerde olsaydi su an almanyadan fransadan hicbir eksikligimiz olmazdi. 2. dunya savasina girmeyen biz onlardan ustun bile olabilirdik.