Barack Obama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Barack Obama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2009 Salı

İsrail'in tepkisinden bana ne?



Napolyon "Dünya tek hükümet olsa, merkezi İstanbul olmalıdır" derken, dünyadaki gelişmeleri anlamak isteyenlerin, Osmanlı coğrafyasında yaşananları iyi analiz etmeleri gerektiğinin bilincindeydi.


200 sene sonra, yine aynı noktadayız. Dünyadaki çatışmaların çoğu ya Osmanlı coğrafyasında ya da o coğrafyanın çevresinde yaşanıyor.


O yüzden dünya meseleleri ile ilgili öngörü yapmaya çalışanlar için Türkiye'de yaşıyor olmak iyi bir firsat.


Biraz beyin jimnastiğine ne dersiniz? Öncelikle son zamanlarda ülkemizde yaşananlardan bir demet :


1- Tayyip Erdoğan, Davos zirvesinde İsrail'i ağır bir dille suçladı. (bkz one minutes vakası)


2- Amerikan Başkanı Barack Obama ilk resmi yurt dışı ülke ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştirdi.


3- Yerel seçimlerdeki oy kaybı üzerine kabine revizyonuna gidilirken, Dış İşleri Bakanlığı'na Prof. Ahmet Davutoğlu getirildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, " Meclis dışından birini Cumhurbaşkanı yapmak Meclis'e hakarettir" diyen Erdoğan, meclis dışından birini bakan yapıp, sözünü yutmayı göze alacak kadar güveniyor Ahmet Davutoğlu'na.


Kendisi ile ilgili Davos yorumunda yazdığımı buraya taşımam gerekir bu noktada :


"Başbakan' ın dış politikada en güvendiği isim, Prof. Ahmet Davutoğlu. "Stratejik Derinlik" kitabında, Cumhuriyet'in unuttuğu Osmanlı mirasına sahip çıkıp, merkez devlet olarak kültürel mirası paylaşan çevre ülkelere etki etmesi gerektiğini savunur. 7 senedir de Türk Dış politikasında bu anlayış hakim oldu. 1 Mart tezkeresi , İsrail konusunda her geçen gün Filistin lehine tavır koyan çıkışlar, bu durumun göstergesi. "


4- Türkiye ile Suriye askeri bir tatbikat gerçekleştirdiler. İsrail bu duruma tepki gösterdi.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Suriye-Türkiye ilişkilerine değinirken bir soru üzerine "'İsrail'in tepkisinden bana ne'" gibi hiç beklenmedik sertlikte bir cevap verdi.

Bundan üç gün önce İsrail basınında "'Türk ordusunu da mı kaybediyoruz?'" sorusu tartışılmıştı.


Bu parametreler ışığında, "İslamcı hükümet muhafazakar akademisyenin önderliğinde İsrail'den uzaklaşıyor" demek yetersiz bir yorum olarak kalıyor. Zira, İsrail'e mesafeli yaklaşım konusunda ülke içerisinde gerekli konsensüs sağlanmış görünüyor, Genelkurmay Başkanı'nın tepkisinden anlaşılacağı üzere.

Tüm bunların üzerine bir de Obama'nın ziyareti ve orda yaşananlar düşünülünce
" Amerika'nın İsrail'i uslandırma projesinin startı Türkiye'de mi verildi?" sorusu kurcalıyor kafamızı..




Share/Save/Bookmark

8 Nisan 2009 Çarşamba

Terör



Festival kapsamında gösterilen Alman yapımı "Baader Meinhof Komplex" filmine gittim.

Tamamen gerçek bir hikaye anlatıldığı için spoiler kaygısı taşımadan biraz konusundan bahsedebilirim sizlere.


Baader-Meinhof Grubu (Andreas Baader ve Ulrike Meinhof örgütün liderleridir) veya Rote Armee Fraktion ( Kızıl Ordu Fraksiyonu) radikal sol görüşlü bir örgüttür.
RAF, II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Almanya'nın en etkin sol örgütüydü ve kendini şehir gerillası olarak tanımlıyordu.


Filmde örgütün kuruluşu, yükselişi, Filistin kurtuluş Örgütü ile ilişkileri, eylemleri ve tasfiyesi anlatılıyor. Çok sürükleyici ve gerçek hikayeye bağlı bir anlatım tarzı var.


Söz konusu örgüt en çok, arta kalan son dördü aynı gece olmak üzere elebaşlarının tümünün cezaevinde ölmesi ile tanınır. Filmde bu ölümlerin intihar mi infaz mi olduğu konusundaki tartışmalara girilmiyor.


Masum insanların canını alan kişilerin kahramanlaştırılmaması da dikkat çekiyor.

Sağ görüşlü katilleri lanetleyip, sol görüşlü katillerin arkasından 30 yıldır ağıtlar yakan Türk entelijansiyasına selam olsun..


Netice olarak filmi çok beğendim.

Kazanan filmi izlememiş olmakla beraber, son yıllarda bu kalitede bir Holywood filmi görmediğim için, yabancı film Oscar ödülünü nasıl alamadığına hayret ettim.




Filmden sonra arkadaşlarla terörist eylemlerin nafile bir çaba olup olmadığı hususunu tartıştık.


Bence kesinlikle nafile değildir, mücadele ettiği devletleri hata yapmaları için tahrik eder terör örgütleri.

Devletler de bu oyuna gelirler genelde, teröristle terör kullanarak mücadele ederler.

Bu mücadele kapsamında kendi vatandaşlarına baskı uygulayarak saygınlık kaybederler.

Bundan başka da bir sürü değişik stratejik hata yaparlar.


Örnek mi arıyorsunuz?


İsrail' in FKÖ ile mücadele etmek amacıyla HAMAS gibi bir Frankestein yaratması.


George W. Bush'un terörle mücadele etme adına yaptığı salaklıklar.


Velhasılkelam terörizm olmasa idi, Barack Hüseyin Obama ülkemizi geleceği parlak (parlak dediysem en fazla Dış İşleri Bakanı olurdu 10 sene sonra) bir senatör olarak ziyaret ediyordu.


Şimdi ise tüm tabuları yıkarak Başkan oldu.

Sistem de bunu Amerika'nın dünyadaki mahvolmuş imajını düzeltmek adına kabullendi.


Dertlerine yansın Neo-Conlar..

Share/Save/Bookmark