Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2010 Cuma

Kısa bir ara



Bu ara blogu çok ihmal ettiğimin farkındayım, anlayışınıza sığınıyorum.

Hayatımda bir takım değişiklikler oldu, tıpkı Galatasaray gibi..

Şu resmin güzelliğine bakar mısınız?
Share/Save/Bookmark

29 Aralık 2009 Salı

Haftanın sözü



"Yazı mı tura mı?"

Hangisinin gelmesini istediğini gerçekten bilmek istiyorsan, para havadayken karar ver..
Share/Save/Bookmark

18 Aralık 2009 Cuma

Haftanın sözü



Eğer hep doğruyu konuşursanız, hiçbir şeyi hatırlamak zorunda kalmazsınız.

Mark Twain
Share/Save/Bookmark

16 Kasım 2009 Pazartesi

Haftanın sözü



Küçük üzüntüler konuşur, büyük acılar ise dilsizdir.

Lucius Annaeus Seneca

Toprağın bol olsun Antonio De Nigris
Share/Save/Bookmark

7 Kasım 2009 Cumartesi

Haftanın sözü


Sessiz kalarak aptal sanılmak, konuşup tüm şüpheyi ortadan kaldırmaktan iyidir..

Abraham Lincoln
Share/Save/Bookmark

23 Ağustos 2009 Pazar

Haftanın Sözü




Hayat yokuşunu tırmanırken rastladığınız insanlara iyi davranın; inişte yine onlara rastlayacaksınız..

Marcus Tullius Cicero
Share/Save/Bookmark

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Follow me



Soğuk baktığım bir site olmasına karşın yoğun ısrarlara dayanamayarak Twitter'a üye oldum.

İşin gerçeği meraklı sayılabilecek bir karakterim olduğundan, ilgimi çeken ünlülerin ve birkaç yakın dostumun üye olduğunu görünce, neler yazıyorlar merakı ağır bastı.

Adresim aynı

İletişim çağı kapitalizmin getirdiği bireycilik anlayışını bambaşka bir boyuta taşımış durumda.

Blog, twitter, facebook derken insanlar kendi yaşantılarının, yazdıklarının, maceralarının fena halde önemli olduğuna inanmış durumdalar.

Herkesin peşinden koştuğu 15 dakikalık şöhret meselesi de cabası.

Amma ve lakin, hayat zorlu.

Her birimiz, "@çeşme mojito içiyor, @bodrum köpük banyosu yapıyor" şeklindeki "dolce vita" ruh halinden aniden çıkabileceğimiz çeşitli imtihanlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Kendisinin çok önemli ve özel olduğuna kuşku duymaksızın ikna olmuş insanoğlu, hayatların zorlukları karşısında tökezleyince şaşırıp kalıyor.

Kendisini Holywood yıldızı gibi hissettiğinden, Holywood filmlerinde olduğu gibi birkaç sahne sonra mutlu son gelir diye umut ediyor.

Mutlu sonu bulamayınca ne oluyor peki?
Gelsin bunalımlar, doktorlar, Prozac, Xanax..

1. ve 2. Dünya Savaşı'nın, Büyük Buhran'ın acılarını yaşamış genç nesil de bugünkü kadar çok psikolojik problem yaşıyor muydu acaba?

Yanlış anlaşılmasın, bu bir kapitalizm taşlaması veya bireycilik eleştirisi değil.

Tarihin akışının önüne geçebileceğini sanan romantik ve saftorik salon devrimcilerinden değilim neyse ki.

Yaşadığımız zamanları evrimin bir parçası olarak görüyorum.
İnsanoğlu artık daha dik yürüyemeyecegine göre, evrim geçirmesi gereken özelliği psikolojisi olacak.

Bireyselliğin ön plana çıktığı bu dünyada, suni olarak şişirilmiş olan kendine güveni ilk dalgada yıkılanlar elenecek, sağlam durmayı bilenler ise "survive" edicekler.
Share/Save/Bookmark

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Büyüklük şartlara bağlı değildir

Sinema tarihinin en güzel dans sahnesi.

Görüldüğü gibi, şayet mayanızda asalet varsa ; herşey kararmışken bile karizmatik olabilirsiniz.

Unutmadan, Al Pacino büyük adamsın..


Share/Save/Bookmark

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Haftanın Sözü



En çirkin yalan, çocuğa ve halka söylenen yalandır. Çünkü her ikisi de kolay kanar.


Lord Brougham

Share/Save/Bookmark

14 Temmuz 2009 Salı

Haftanın Sözü



Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.

Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar.


Giordano Bruno

Share/Save/Bookmark

10 Temmuz 2009 Cuma

Haftanın Sözü



Korkusuz umut, umutsuz korku olamaz..


Baruch Spinoza



Share/Save/Bookmark

3 Temmuz 2009 Cuma

Haftanın Sözü



Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı gereği otu beğenir..


Mevlânâ Celaleddin-i Rumi

Share/Save/Bookmark

26 Haziran 2009 Cuma

Haftanın Sözü



Bir mücadelede başarılı olmanın birçok unsuru vardır. Liderlik birinci derecede önemlidir. Kalan herşey ikinci derecedir.


Bertolt Brecht

Share/Save/Bookmark

12 Haziran 2009 Cuma

En iyi dostum



Hava çok sıcak ve nemli.


Kriz var, tahsilat yok, tahsilat olmayınca huzur yok.
Özellikle Cuma günleri çok tatsız geçiyor, ticaret yapanlar bilir.


Geçen hafta Rijkaard transferi açıklanmıştı, Cuma'yı ve haftasonunu keyifli geçirdik.
Bu haftasonu transfer haberi yok, maç yok, neylesin bu deli gönül?


En iyi dostumuza başvuralım en iyisi, bu mevsimde Ege'de içmenin tadı ayrıdır ama nankörlük etmeyelim, Boğaz'a atalım kendimizi..


Başımızda kavak yelleri esiyormuş, essin!

Adam sen de; keyfimiz yerinde..

Share/Save/Bookmark

8 Haziran 2009 Pazartesi

Haftanın Sözü



Umut iyi bir kahvaltı, kötü bir akşam yemeğidir.


Sir Francis Bacon

Share/Save/Bookmark

26 Mayıs 2009 Salı

Haftanın Sözü



Evlilik bir bardak süt için evde inek beslemektir..


Oscar Wilde

Share/Save/Bookmark

12 Mayıs 2009 Salı

Yeter artık vurmayın Comandante'ye



Doktor Ernesto Che Guevara.


20. yüzyılın en önemli figürlerinden biri..


Dava arkadaşı Fidel Castro ile Küba'da komünist devrimi gerçekleştirmiş ve dünya devrimcilerine ilham vermiş, nihayet Bolivya'da devrimlerini yaymaya çalışırken öldürülmüş bir dava adamı.


Fikirlerine katılmam. Ne amaçla olursa olsun silahlı mücadelede sivillerin ölümüne sebep olmuş birinin ilahlaştırılmasını da anlamam.


Yine de karizmasına ve idealistliğine saygı duyduğum Che'ye yapılan muamele karşısında isyan etmek geliyor insanın içinden.

"Hangi muameleden bahsediyorsun, ölmüş adama nasıl zulmedebilirler ki" mi diyorsunuz?
Bir bakalım o zaman 21. yüzyılda Che Guevara figürünün durumuna :



Sen ömrünü kapitalizme ve artı değer kavramına karşı mücadele ederek geçir, bu uğurda hayatını kaybet.


Ölümünden yıllar sonra komünizmi yenen kapitalist dünya, tutsun seni bir "pop-art" ikonu haline getirsin.


Çin'de 5 Dolar maaşla çalışan işçilerin 20 Sent'e malettiği, üstünde resmin olan tişört Batı ülkelerinde 20 dolara satılsın, artı değerin dibine vurulsun..


"Marka" haline gel, seni kullanarak incik-boncuktan kaleme, çantadan don atlete her türlü hediyelik eşya pazarlanıp satılsın.


Tarihte böyle bir zulüm çok az görülmüştür.


Timurlenk'in Ankara Savaşı'nda mağlup ettiği Yıldırım Bayezid'i kafes içerisinde şehir şehir dolaştırması kadar, Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran meydanında yenildikten sonra kaçan Şah İsmail'in karısıyla beraber İstanbul'a dönmesi kadar ağır bir durum bu.


Ey kapitalist dünya!


Adamı öldürdünüz madem, bırakın da bari rahat uyusun.
Akbaba olmasın.
Share/Save/Bookmark

10 Mayıs 2009 Pazar

Anneler Günü kutlu olsun



Tüm bu yapay "gün" furyasında (Babalar, Sevgililer, Kadınlar vs) anlamlı bulduğum, içime sinen kutlama "Anneler Günü" olmuştur.
Bir annenin çocuğuna duyduğu sevgi kadar hesapsız, içten, karşılık beklentisi olmayan, eşsiz bir duygu yoktur .
Tüm annelere en içten saygılarımla..


"The moment a child is born, the mother is also born. She never existed before. The woman existed, but the mother, never. A mother is something absolutely new."

Bhagwan Shree Rajneesh quotes (Indian Spiritual leader, 1931-1990)

Share/Save/Bookmark

30 Nisan 2009 Perşembe

Gözümüz yollarda kaldı



Hoşgeldin.

Çok özlemiştik.

Ah bir de ömrün kelebek kadar olmasa, kalıcı olsan..

Share/Save/Bookmark

28 Nisan 2009 Salı

Mutluluğun resmini çekebilir misin Abidin?



1 sene boyunca iş için Bitlis'e defalarca gittim geldim.


Dağların arasına sıkışmış, yaşlı ve yorgun bir şehir Bitlis. Türküdeki gibi beş minaresi ile ünlü ancak yolunuz düşer de dört minare görürseniz şaşırmayın, bir tanesi kayıp.


Şehrin çorba ve keçi etinden oluşan bir sofrası vardı, börek yemek büyük bir değişiklik sayılıyordu.


Şehir merkezinde bile asfalt ve trafik ışığı yoktu, işsizlikten dolayı kahvehaneler ve çayhanelerle doluydu şehir, nüfusu da genelde çocuklar ve yaşlılardan oluşuyordu.


Yılın 5 ayını hava şartlarından dolayı dünyadan izole geçirmenin de bunda muhakkak etkisi vardır.


Tüm bu şartlara karşın, o şehirde bir huzur ve dinginlik vardı. Hayat yavaş ilerliyordu ve kimse bundan şikayetçi değildi. İnsanlar mutluydu, olumluydu, hayatın zorluklarına tevekkül ile yaklaşıyorlardı.


Azıcık yemeğini veya tek göz evindeki en rahat yerini misafir ettiği kişi ile paylaşmak hususunda tereddüt eden bir kişiye bile rastlamadım Bitlis'te. Hiç tanımadıkları insanları da misafir etmeye gönüllülerdi.


Aynı insanların akrabalarının büyük şehirlerde, hatta Mecliste ne kadar mutsuz, huzursuz ve nefret dolu olduğunu görünce aklıma ister istemez "Fight Club" filmi ve Brad Pitt'in canlandırdığı Tyler Durden'ın " sahip olduklarınız en nihayet size sahip olurlar" sözü geliyor.


Şu kriz günlerinde 2 sene sonra eskiyecek bir cep telefonu veya araba almak için verilen "amansız" mücadele esnasında, arada es verip düşünmek iyi geliyor insana, tavsiye ederim.


Bir hikaye ile bağlayalım konuyu :


Adamın birisi, bir gün, durup dururken kör olmuş. Çaresiz bir şekilde doktor doktor dolaşmaya başlamış. Ancak gittiği tüm doktorlar adamın neden kör olduğunu “Gözlerinde bir hastalık yok ama görmüyorsun, biz senin durumundan bir şey anlayamadık” diyerek çözememiş, adamı tedavi edememişler..


Doktorlardan umudunu kesen adam, derdine çare aramak için dünyayı dolaşmaya başlamış..


Gittiği bir dergahta kör adama; “ bak efendi, sen bu derdinden kurtulmak istersen, hayatta hiçbir derdi olmayan bir adam bulacaksın, onun üzerindeki gömleği gözlerini süreceksin, böylece gözlerin tekrar görmeye başlayacak” denmiş.


Bu söz üzerine adam yine yollara düşüp koca dünyada dertsiz birini aramış durmuş..


Günün birinde, bir dağda bir çoban olduğunu ve onunda hiçbir derdinin olmadığını öğrenmiş.

Ve hemen söylenen o dağa doğru yol almış. Denildiği gibi dağda çobanı bulmuş, derdini anlatmış ve demiş ki: "Eey çoban; duydum ki senin bu dünyada hiçbir derdin yokmuş, doğru mu?"


Çoban mahçup bir sesle ‘yoktur’ diyerek yanıtlamış adamı. ‘Allah’a şükür benim hiçbir derdim yoktur.’


Kör adam sevincinden ne yapacağını şaşırmış, onca zamandır beklediği an gelmiş çatmış, gözlerinin görmesine artık çok az bir zaman kalmış..


Kör adam konuşmasına devam etmiş: "Çobanım, canım çobanım, gömleğini hele bir çıkar da, çıkar da gömleğini gözlerime süreyim, gözlerime süreyim ki ben de görebileyim.."


Çoban cevap vermiş :" İyi ama benim gömleğim yok ki! "

Çoban dertsiz olmasına dersizmiş ama, üstüne giyecek bir gömleği de yokmuş…

Share/Save/Bookmark