20 Ağustos 2009 Perşembe

Kendi düşen ağlamaz




Sevilay Yükselir'in bugün Sabah'da çıkan köşe yazısından bir kesit

...
Polat'ın başı sürekli aleyhine çalışan bir lobiyle büyük belada...
Galatasaray Lisesi mezunları lobisiyle... Bunu duyunca hiç şaşırmadım. Çünkü çok ama çok yakından tanıdığım birkaç mezundan biliyorum, bunlar gerçekten ilginç adamlardır. Mesela dünyanın kendi etraflarında filan döndüğünü sanırlar. Onlar ve onların lisesi olmadan Türkiye aslında bir hiçtir. Onlara göre siyaseti, medyayı ve yargıyı sadece ve sadece bu liseden mezun olmuş kişilerin yönetmesi gerekir. Ve hatta onlara göre lisenin yeni öğrencileri kesinlikle eski mezunların çocuklarından oluşmalıdır (Sınavsız, başvurusuz... Hani özel üretimler ya!)
Her neyse yani bu adamlar nedense kendilerini çok özel kabul ederler...
İşte Adnan Polat'ın başı bu adamlarla belada... Daha önce çok başarısız olmasına karşın salt lise mezunu diye Özhan Canaydın'ın kulübün başında kalmasına göz yuman liseliler şimdi de Adnan Polat'ı kendilerinden olmadığı için yemeye çalışıyorlar. Sürekli Polat'ın aleyhine kulis çevirmeler, yerine kendilerinden biri olsun diye olur olmaz adamlara başkanlık teklif etmeler filan...
Hadi diyelim ki bu onların birer üye olarak en doğal hakları.
Ama bu tayfa, oyunlarını sadece kendi içlerinde oynamıyor, "Kulübün geleceği de sağlam olsun" diye, bu akıl almaz şovenizmi henüz öğrenci olan genç beyinler arasında da yayıyor...
Nasıl mı?
"Gelsinler görsünler, Galatasaray ruhuna yakından tanık olsunlar" düşüncesiyle kulübün üst düzey 400 üyesini Tevfik Fikret Salonu'na davet eden Adnan Polat'ı 100 kadar liseli öğrenciye protesto ettirerek...
Koskoca Galatasaray Kulübü Başkanı'na, adeta, "Sen kimsin ya? Biz seni tanımıyoruz!" imasında bulunmaya çalışan bu genç çocuklar, Polat konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktığında toplu halde dışarı çıkıp, konuşması bitince de salona geri dönüyorlar!
Çocukların bu terbiyesizce davranışı sergilemesine kim ya da kimler önayak oldu bilmiyorum ama şunu bir kez daha anladım ki, "Allah bizleri bu liselilerin şerrine tesadüf ettirmesin!"
(Lütfen, "Amin" deyin...)


Öncelikle Sevilay Yükselir yazısında önemli bir maddi hata yapmış.
Bahsettiği olay yeni değil, on ay önceki üyeliğe kabul töreninde yaşanmış.
Ayrıca yazısında Galatasaray Liselilere yönelik kullandığı ifadelerdeki asıl niyetin çok yakın çalışırken arasının bozulduğu Fatih Altaylı'ya gönderme yapmak olduğu hissediliyor, neyse konumuz bu değil.

Kulübün üst düzey 400 üyesi olarak bahsettiği grup, kulübe yeni üye olmuş ve törenle mazbata alıcak 526 kişiden ibaret.
Bu 526 Galatasaraylının yarısı liseden gelen üyeler, diğer yarısı ise B ve C kategorilerinden üye olan kişilerdi.

(Bilmeyenler için not:
Galatasaray'ın tüzüğüne göre yeni üyelik için A, B ve C tipi üye adayları vardır.
A tipi üyeler Galatasaray Lisesi mezunlarıdır, onlar için giriş ücreti 600 TL'dir.
B tipi üyeler, halihazırdaki üyelerin birinci dereceden akrabalarıdır ve giriş aidatı 2500 TL'dir.
C tipi üyelik ise bunun dışında kalan kişilerdir ve giriş parası 10000 TL'dir.
Her sene aktif üye sayısının %3'ü kadar yeni üye alınır, öncelik sıralaması da A,B ve C tipi üyelik olarak sıralanır)

Bu yazıdaki olayın yaşandığı gün ben de Tevfik Fikret salonundaydım, ancak Başkan'ın konuşmasından sonra geldiğim için yaşanan olayı görmedim.
Yeni üye olan lise mezunu gençler Adnan Polat'ı dinlemeyerek bir protesto gerçekleştirmişler, yazının bu kısmı doğru.

Bu noktada eleştirinin büyüğünü Adnan Polat haketmektedir.

Kendisinin konuşmasını dinlemeyecek kadar hasmane tutum içerisindeki yüz, belki de daha fazla kişinin hem de usülsüz* bir şekilde üye yapılmasının altına imza atarak Adnan Polat müthiş bir idari zaaf içerisine girmiştir.

Dünyanın hiçbir yerinde yönetici konumundaki bir kişi, kendisine karşı ideolojik sebeplerle önyargılı yaklaşan bir kitleyi, seçme yetkisi olan bir kurula kolayca üye yapmaz.

Adnan Polat insani ilişkilerde başarılı olduğuna inanan bir Başkan.

Galatasaray Lisesi'ni yücelttiğini, liseli üyelere özel önem verdiğini ve lise hassasiyetlerine saygı gösterdiğini savunuyor.
O yüzden de liseli olmadığı için onun altını oyacak, devirmek isteyecek bir muhalif grubun marjinal bir kitleden ibaret kalacağını düşünüyor, bu konuda herhangi bir tehdit algısı yok.

Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.

Bu kadar tedbirsiz ve naif olarak, bırakın Galatasaray gibi grift bir camiayı, "Hipopotam Sevenler Derneği" ni bile yönetemezsiniz.

Mart ayındaki seçimi kaybetmesi halinde Adnan Polat herşeyden ve herkesten önce kendisini suçlamalıdır.

Kendi düşen ağlamaz

* Usülsüzlük meselesi şu :
Söz konusu 526 kişilik üye alım furyasında, lise kontenjanından üye olanların toplu başvuru yaptığı, adayların üyelik formlarını bizzat imzalamadığı ve 600 TL'lik giriş ücretinin 3-4 kişi tarafından toplu olarak ödendiği iddia edildi.

Üye olanlar içerisinde Fenerbahçe'yi tutanlar olduğunu bizzat biliyorum.
Share/Save/Bookmark

4 yorum:

Eren dedi ki...

Açıkçası üye alımı tam olarak nasıl gerçekleşiyor bilmiyorum. Ancak üye alım prosedüründe Adnan Polat'ın karışamadığı standart açıklar varsa, onun yapabileceği pek fazla birşey yok sanki.

Biraz saf bir soru olacak belki, ancak bu 100 kişilik toplu alımda 600*100'den fazla bir para döndüğünü mü, yoksa bir kontrol mekanizması olmasına rağmen tehditlerden, camia büyüklerinin sözünden vs. ötürü bunun önüne özellikle geçmediğini (bu bahsettiğin naivite ile sanki ters düşüyor) mi ima ediyorsun?

(Gerçekten fazla bilgim olmadığı için soruyorum)
Teşekkürler...

SINO dedi ki...

Kısaca açıklamaya çalışayım, tüzüğe göre her üye adayı form doldurup iki de referans bulmak suretiyle kendi başvurusunu kendi yapmak ve kendi parasını kendi yatırmak durumunda.

Bu durumuna aykırı usülsüzlük yapıldığı kolayca ispatlanabilecek olsa da Başkan bu olayın üstüne gitmedi.

Kongrenin dengelerini değiştirecek hamlelerin kendisine karşı yapıldığını düşünmüyor, naiviteden kastım bu.

Adsız dedi ki...

Sevilay Yükselir'in yazdıklarının doğruluğunu sorgulayacak kadar bilmiyorum Galatasaray'ın yapısındaki derinlikleri. Ama benim gördüklerim de o doğrultuda gelişiyor. Liseli zihniyeti Adnan Polat'ı yiyecek gibi. Şurada da biraz anlatmıştım:

http://chaogrey.blogspot.com/2009/07/galatasarayn-ic-sorunlar-kimi.html

Eren dedi ki...

Teşekkürler arkadaşlar...

Adnan Polat, 15-20 senedir gördüğümüz kadarıyla çok da ılımlı yapısı olan bir insan olmasa da şu an için dengelerin ve tüzüğün liselilere çok daha fazla imtiyaz sağladığını gördüğü ve lise camiası baskısından korktuğu için uyumlu bir politika izlemeye çalışıyor sanırım. Belki naivite gibi gözüküyor olabilir, ancak liseli-lisesiz politik dengelerini 1 buçuk senede göz ardı edebilecek kadar güçlü değil büyük ihtimalle.

Yalnız dediğin gibi yeri geldiğinde de yumruğunu vurabilmeli. Diğer durumda, 2 sene içinde aristokratik GS lise(össan ve dadaşlar) camiasının kuklası oluverir.