10 Ağustos 2009 Pazartesi

Gala notları



Turkcell Super Lig başladı.

Özlemişiz.

Transfer maceraları, Avrupa kupalarındaki ısınma turları seviyesinde maçlar derken, sezonu tam olarak bu haftasonu itibariyle açtık.

Sivas-Trabzonspor maçı hariç naklen yayınlanan üç maçı seyrettim.

Üç büyükler ve hocaları hakkında ufak notlarla, biz de sezona başlangıcımızı yapalım, Allah utandırmasın..


Galatasaray

İyi bir hoca tarafından çalıştırılan takım, bunun işaretlerini çok geçmeden vermeye başlar. Çok şaşıracaksınız bu sürpriz yoruma şimdi:
Galatasaray'ın iyi bir hocası var.

Frank Rijkaard, oyun anlayışını ve pas futboluna dayalı hücüm organizasyonlarını takıma benimsetmiş. Herkes coşkuyla yeni sisteme uyum sağlamaya çalışıyor ve hocaya saygı duyuyor.

Arda, Aydın gibi gelişime açık oyuncular ilerme sinyali veriyorlar.

Galatasaray'ın Hagi'den beri kanayan yarası duran toplardı, pek gol bulamıyordu Galatasaray ölü toplardan. Bu sezon daha Elano gelmeden duran toplarda gol bulma yüzdesi çarpıcı şekilde yükseldi. Galatasaray'ın bundan önceki hocalarına sitemim olsun, demek çalışarak kolayca çözülecek bir sorunmuş.

Takım savunması da iyi gözüküyor, Sabri ve Gökhan gibi bireysel hata yapmaya müsait oyuncuların varlığına ve Servet-Gökhan tandeminin birbirini tamamlayıcı özelliği olmamasına rağmen, Galatasasaray savunması fazla pozisyon vermiyor ve göbekten de delinmiyor.

Bu kadar pembe tablo çizdik, öte yandan ayakların da yere basması gerekir.
İki hücumcu kanat, bir santrafordan oluşan 4-3-3 sisteminde orta üçlüde oynayan Arda'nın da oyundan düşmesi ile Galatasaray topu rakipten alırken zorlanacak gibi duruyor. Özellikle deplasmanlarda sorun teşkil eder bu durum.

Defanstan topu oyuna sokma konusunda da çok zayıf durumda takım, eldeki oyuncu malzemesi ile bu durumun çalışarak çözülebileceğini sanmıyorum.
Rijkaard'ın oynatmak istediği oyun sisteminin işlemesi yolunda en büyük handikap geriden oyunu kuramamak olacak.
Bu konuda da Haldun Üstünel'in maharetine güveniyoruz diyelim şimdilik.

Fenerbahçe

Christoph Daum'un gelmesiyle geçen sene yaşanan iki büyük problem çözülecek Fenerbahçe'de :

Kondüsyon eksikliği ve hocayla takımın kopuk olmasından kaynaklanan isteksizlik.

Çözülmesı daha zor olan problemler de var tabii ki. Dos Santos ve Güiza ile deplasman performansı iyi olacaktır Fenerbahçe'nin, ancak içerideki ve kendisine karşı gol bulup kapanacak rakiplere karşı olan maçlarda, takım yine Alex'in ayağına bakıyor.

Defansın göbeği çok zayıf görünüyor, Galatasaray gibi hatta Galatasaray'dan daha çok transfere ihtiyacı var bu bölgede Fenerbahçe'nin.
Kapanan takımlara karşı duran toplarda gol arayan bir Lugano/ Luciano tarzı golcü aynı zamanda seri ve hamleli bir stopere ihtiyaç var.

Alamazlarsa, "Bilica transferi hem Fenerbahçe'yi hem Sivas'ı yaktı" gibi yorumları okumamız kuvvetle muhtemel sezon içerisinde.

Beşiktaş

Bence Mustafa Hoca geçen seneki çifte kupadan sonra bırakmak isterken samimi idi.. Daha sonra herhalde kazanacağı büyük parayı ve belki de son kez Şampiyonlar Ligi'nde takım çalıştırma fırsatı olduğunu düşünerek geri döndü.

Çok formsuz başladı sezona, Yusuf ve Bobo'dan kanat adamı yaratmak, Yusuf ve Nihat'ı birbirine alternatif görmek gibi garip kararlar alıyor Mustafa Hoca.

Mustafa Denizli takımları oldum olası gol pozisyona girmek konusunda karambollere, Nobre tipi pivot santraforlara ve yetenekli adamlara muhtaç olmuştur.
Oynatmaya çalıştığı 4-3-3 sisteminde Nobre'den ve takımdaki yetenekli adamlardan verim alabileceğine inanmıyorum.

Tello sol kanat, Holosko sağ kanat hücumcusu; Yusuf da Ernst ve Fink'in önündeki oyun kurucu gibi oynasa yine bir derece tutabilecek bir sistem olur.

Gelin görün ki Ernst ve Fink hariç Beşiktaş'ın orta saha oyuncularının ve Nihat'ın nerde ve hangi görevle oynadıklarını ben izlediğim iki maçta anlayamadım açıkcası..

Şampiyonlar Ligi başlayınca yaşanacak zorlu maç yoğunluğunu da düşünecek olursak sezona en karamsar girişi Beşiktaş yaptı diyebiliriz.
Share/Save/Bookmark

Hiç yorum yok: