24 Nisan 2009 Cuma

Köyün delisinden Arda'nın cezası


Buraya şimdiye kadar hiçbir alıntı yazı koymadım, ancak Arda'nın aldığı cezası ile ilgili ne düşünüyorsam, Bilgin Gökberk fazlasıyla yazmış.


Liseden abimdir diye övmüyorum, hemfikir olmadığım çok konu vardır Bilgin Gökberk ile, böyle kayırmacılıklara karşı durduğumu da bilen bilir.
Ortalamanın altındaki zekaların düzenine boyun eğmeyi, kurallara uygun yaşamak zanneden bir toplumuz maalesef


Buyrun efendim yazı aşağıda :



Allah müstahakınızı versin, bedduam demokratik olsun
24 Nisan Cuma 2009


Metin Oktay’ın spor yazarlığı yaptığı o dünler...
İstanbul’da bir maça geliyor.
Kapıdaki görevli “kart” soruyor.
Gösteriyor.
“Bu İzmir kartı, burada geçmez, İstanbul kartı yok mu?”
O sırada yanından onun bunun osu busu, şunun bunun şusu busu filan geçen geçene...
Elini kolunu sallayan içeri giriyor.
Kral’ın kafası takılıyor.
“Var”diyor.
Ve bir kafa atıyor görevliye.
“Bu da İstanbul kartı”
Ve...
Yumuşak, yufka yürekli, sporcu ruhlu o adamı bile bu hale getirmişler.
Yuh!
Ve...
Aslan onlar aslan!
Danimarka’dan ithal ettik onları.
Ve...
Gurur duyuyoruz onlarla.
***
Şu Arda olayı...
Tam Aziz Nesin’lik.
Tam!
Onu soyunma odasına sokmayanı, raporuna yazanı, cezayı verecek olanı alkışlıyoruz.
Onlar da birer aslan.
Onlar da ithal.
Herhalde.
Ve...
Bu olayı köşelerde ekranlarda buzzz gibi yorumlayanlar...
Evliya torunları, Allah’ın hatasız kulları, etik oğlu etik, zemzemle yıkanmış pürüpak köşeciler...
Onlar da aslan.
Onlar da ithal.
Herhalde.
Onlarla da gurur duyuyoruz.
Ve...
Allah hepsinin müstahakını versin.
Bildiğim en demokratik ve Milliyet’e en uygun beddua bu.
Ve...
Dünyanın en eksantrik bu şehrinde, dünya kurallarına uyarak yaşamak istemenin bedeli, her gün bu tip bir gerzekliğe isyan etmek herhalde.
Aşık olduğumuz bu şahane şehir, hanzoya, düzensizliğe, iş bitiriciliğe peşkeş çekilmiş.
Sonradan görmenin 3-5 kuruşuna teslim olmuş.
Farkındayız.
Yol geçen hanı!
Biliyoruz.
Kimler nerelere giriyor.
Görüyoruz.
Ne hanzolar ne hırtlar ne ne itler uğursuzlar...
Arda kendi soyunma odasına giremiyor.
Bu berbat bir durum.
Üstelik kapıdaki haklı.
Görüntü böyle.
Bu da en berbatı.
Ve...
Şu Arda’yı soyunma odasına almayan o adamın rüyasına, o koridorlara almaması gerekirken aldıkları bir gece birer birer girerler inşallah.
Ve karabasan olur basarlar onu.
Ben de rüyasında basarım onu inşallah.
Ve...
Kurallar bence de uygulansın.
Herkese ama...
Ve...
Yemişim böyle uygulamayı.

POLAT, CANAYDIN’IN YERİNE OTURMAYACAĞINI BİLSE HEP CEZA ALIR

TFF Polat’a “abuk sabuk konuşma” demiş ceza vermiş.
Şerefe giremiyor.
Cezanın çekiliş şekli de abuk sabuk.
Yöneticileriyle, arkadaşlarıyla, dostlarıyla ha ha, hi hi locada
izliyor maçı Polat.
Misafirlerini ağırlıyor.
Kameralar sık sık onu gösteriyor.
Nasıl keyifli ve mutlu ve huzurlu.
Ve...
Allah aşkına neresi ceza bunun?
Ve...
TFF ”kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız” demiş.
O gördükleri sevinç gözyaşları.
Şerefin sıkıcı ortamından kurtulmanın sevincinin yaşları.
Karıştırmasın TFF.
Saraçoğlu’nda Fener Başkanı da cezasını bir locada kah kah kih kih çekti.
İnönü’de Beşiktaş Başkanı da...
Beşiktaşlı, Bursa’ya gidemezken, Demirören polislerle, devlet korumasında rakip seyirciye ayrılan tribünde maç seyretti Bursa’da.
Üstelik cezalıydı.
Kahraman oldu.
Ve...
Polat’a ve diğerlerine sorun, nerede maç izlemeyi tercih ederler?
Koyu renk elbiseli, tatsız tuzsuz asık suratlı gergin adamlarla protokolde mi?
Arkadaşlarıyla, eşi dostuyla yiyerek içerek, eğlenerek bir locada mı?
Üstelik...
Cezalı bile olsalar, maç sonrası kameralara konuşuyorlar, dedikleri gazetelerde yayınlanıyor.
Caydırıcı bir tarafı da yok.
Polat, Canaydın’ın gelip o yokken yerine oturmayacağindan emin olsa, sık sık ceza almak bile ister.
Ali Sami Yen’in şerefi, kümesi bozar.
Üste çıkar.
Ohh!
Taraftar arasında prim de yapıyor bu işler.
“Büyük Başkan” filan...
“Kulübünün haklarını yedirmedi aslan Başkan” falan...
Arkadaşımın anneannesi maçı seyrederken “hani cezalıydı Polat” demiş.
Yorumun kralı da anneanneninki...
Anneanne bile sıradışı kalıyor, bizimkilerin yanında.
Ha ha!
***
Saraçoğlu’nda bir yönetici bir yöneticiye şerefte, bakanın, valinin, emniyet müdürünün yanında “seni evden aldırırım” dedi.
Aynı bakanın, emniyet müdürünün, valinin yanında, bir başkan bir yöneticiye ”esas ben seni aldırırım” dedi
Bir yönetici Ali Sami Yen’de bir yöneticinin anasına küfür etti.
Duyuldu.
Döndü.
Hakeme etmiş.
Miş.
İnönü’de bir başkan, MHK başkanına şerefte, herkesin içinde analı babalı küfür yolladı.
Hem de PFDK başkanı vasıtasıyla.
Saraçoğlu’nda, akredite olmayanın girememesi gereken bir bölgede, bir Fenerli taraftar, Beşiktaşlı bir futbolcuyu dövdü.
Bunlar hemen aklıma gelenler.
Daha tonla var.
***
Arda’nın alınmadığı o bölgeye, Göksel Gümüşdağ’ın halaoğlu gelse girer, çevirmezler.
Alırlar.
Kraldan çok kralcıdır onlar.
Gümüşdağ “alma” dese bile alırlar.
Emre Belözoğlu gelse, cezalı olsa bile girer mesela.
Kapıdakinin kayınçosu da girer.
Belediyenin bilmem ne müdürü de...
Gelen herkesi isterlerse, bir yolunu bulup sokarlar içeriye.
Arda’yı almak istememişler.
Özü bu hikayenin.
Gerisi hikaye.
Ve...
Arda locada başkanıyla seyretti o maçı.
Pazar sahada kavga etmiş, pazartesi sevgilisiye Kıbrıs’a kafasını dağıtmaya göndermişti kulübü.
Dönünce, antrenmanda başkanı ona sarılmış, espriler yapmış, güldürmüştü.
Unutmuştu soyunma odasına inerken belki cezalı olduğunu.
Hatta futbolcu olduğunu...
Bu da aklıma gelmedi değil.
***
Ve...
Tam sırası galiba...
Eski eşimin babası Hasan Kazankaya.
Tanıyanlar bilir, eşi benzeri olmayan biriydi.
Allah rahmet eylesin.
Yine eşi benzeri olmayan bir gece kulübü açmıştı.
Kapıya “içeri sap map alma, tanımadığın kimseyi hiç alma” demiş.
Erol Simavi mi gelmiş ne, bir gece tek başına.
Almamış kapıdaki.
Üstelik Hasan Abi’nin yakın dostlarından Erol Bey ve bir imparator o dünlerde.
-Niye almadın oğlum manyak mısın, burayı o gelsin diye açıyoruz sen onu almıyorsun?
-“Sap alma” dediniz.
-Ulan Erol Simavi o.
-Tanımıyorum ki.
O sırada 5-10 sap girmiş içeriye.
Hasan Abi iyice delirmiş.
-Bu herifler kim?
-Kayınçomun arkadaşları, köyden geldiler, bir girip çıkacaklar.
-Bunlar sap değil mi, çift mi, homo mu bunlar, niye alıyorsun?
-Tanıyorum, iyi çocuklardır.
Bir de şu...
Bodrum’da iki sap ve Yunanlı bir homoseksüel çift, sabaha karşı bir yere gittik.
“Saplar giremez ama siz arkadaşınızla girin Bilgin Bey, o ikisini alamayız özür dileriz” dedi kapıdaki.
“Sap olan biziz, onlar çift, esas onları al sen” demiştim.
Ne gülmüştük.
Ve...
Bir kere tutuldum ya herife.
Onları soktuk.
Biz girmedik.
İki sap başka bir yere gittik.


Share/Save/Bookmark

1 yorum:

moonchile dedi ki...

metin gibisi yok