1- Kadıköy Stadı'na ilk kez "serdengeçti" pozisyonunda balık istifi gibi değil, medeni bir şekilde girdim, kale arkasından değil, cepheden maç izledim. Güzel stad, şık stad. Maraton alttaydım, sağ -sol beklerde veya açıklarda oynayıp da protesto edilen oyuncular adına üzüldüm, etkilenmemek mümkün değil. Şu maçta bile Mesut Özil'e sarmaya çalışan bir kitle vardı, Ümit Özat, Uğur Boral ne yapsın?
2- Sıkıcı geçmesinden korkuyordum, yanıldım. Maç güzeldi. Mircea Lucescu, İstanbul'a hakkında yapılan tüm yorumları boşa çıkartmak için geri dönmüş gibiydi
Defansif futbol oynatır demişlerdi, Werder Bremen'e karşı üstün, baskıcı bir oyun oynadı Shaktar Donetsk.
Kısa vadeli çözümlerin hocasıdır, sistem hocası değildir demişlerdi.
Gözümüzle gördük beş yılda yarattığı takımı: Rakibe boş alan bırakmayan, kapandığı zaman pozisyon vermeyen, ısrarla kanatlardan hücüm eden, diagonal paslarla sık sık kanat değiştiren bir takım. Sağlı sollu kroşelerle rakibi abandone edip, kendi gardını da hiç düşürmeyen bir boksör gibi.
Hakederek bir galibiyet aldılar, kutlu olsun.
3- Fatih Hoca için zor zamanlar. Önce tekne kazası (büyük geçmiş olsun) şimdi de "adamcağızın" UEFA Kupası' nı kazanması.
4- 2009 yılı delikanlı hooliganizm ödülü, bugün stadta bulunan bir kısım Fenerbahçe taraftarına gitti. Hadi "Bu sene zaten hiç sahada yoktular, biz alıştık sahada olmayan takıma tezahürat yapmaya " diye düşündünüz, sahada bulunmayan takımınıza tezahürat yaptınız uluslararası bir organizasyonda. Bunu anladık diyelim.
Olay çıkartmak için fırsat kollayıp, Galatasaray kaşkollu bir çocuğa 20 kişi üstüne çullanarak meydan dayağı atmak ne demek?
5- Kişisel bir istatistikle bugün bize ayrılan sürenin sonuna gelelim sevgili seyirciler.
Bu canlı izlediğim üçüncü Avrupa Kupası finali. Üçünü de desteklediğim takımlar kazandı. Umarım en kısa zamanda beşinci kupayı görür, yıldızımı takarım.