30 Mart 2009 Pazartesi

Ortadoğu'yu fethetmeye heveslenirken, bozkırlara çekilmek



Tarihin tekerrürden ibaret olduğundan ve bu seçimlerin de tarihe bakarak okunabileceğinden aybaşında bahsetmiştik.


Tahmin ettiğim gibi, seçmen ekonomik krize ve yolsuzluklara tepkisini gösterdi.

AKP'nın yıpranma süreci için düğmeye basılmış oldu.


Demokrasinin gelişmesi adına mesaj verme geleneği de değişmedi :

4 seçimdir AKP'ye karşı yapılan antidemokratik uygulamalara tepki gösteren seçmen, Ergenekon soruşturması bahanesiyle AKP karşıtı muhalefetin ezilmeye çalışılmasının farkında olduğunu ve bundan hoşlanmadığını gösterdi bu seçimde..


İstanbul veya Ankara düşseydi bu sonuçlar çok daha çarpıcı olacak, Sokullu Mehmet Paşa'nın Kıbrıs'ın fethi sonrası söylediği meşhur sözde olduğu gibi "AKP'nın kolu kesildi" diyebilecektik.

Şu anki sonuç için de "Sakalı kesildi, daha gür çıkıcak" demek mümkün değil.


Partileri tek tek değerlendirecek olursak..


AKP


İktidar sarhoşluğunun ve kibirin faturasını ödedi. Türkiye'nın tartışmasız lideri olarak Ortadoğu'yu fethetmeye heveslenirken, asıl oy kökeni olan bozkırlara çekilmek durumunda kaldı. Tüm kıyı şeridini ve Güneydoğu'yu kaybetti.


İstanbul ve Ankara galibiyetleri de, o bozkırların büyük şehirler çevresinde kümelenmiş varoşlarındaki temsilinden kaynaklanıyor.
İstanbul'un merkezinden silindiler. Merkezde kazanabildikleri yerler ,mensup oldukları siyasi anlayışın oy depoları : Üsküdar, Fatih, Zeytinburnu.
Tayyip Erdoğan efsanesinin doğduğu yer olan Beyoğlu'nda bile kılpayı kazandılar.

Düşüşün süreceğini tahmin ediyorum.


CHP


Ulaşabildiği maksimum oyu aldı. 2007 seçimlerinde %2,5 potansiyeli olan Dsp ile birlikte %21 oy almışlardı, şimdi ise tek başlarına %23'deler.


Tepki oylarının tümünü topladı, Anadolu'da AKP'den alışık olduğumuz %70 gibi oy oranlarına, Beyaz Türklerin yaşadığı bölgelerde ulaştı. Kıyıları geri aldı, AKP'yi Anadolu'nun iç kesimine doğru bir nebze olsun sıkıştırdı.


MHP


Bu ülkede ekonomik sıkıntılara ilk tepki, ülkenin omurgası ve merkez sağın kalesi Ege'den gelir. Ege'de sağladıkları oy artışı çarpıcı. Karizmatik ve merkezi kucaklayacak bir liderlik anlayışı ile ciddi iktidar alternatifi olurlar.


DTP


Güneydoğu seçmeni, Müslüman kimliğine saldırı var diye sahip çıktıkları AKP onların Kürt kimliklerine saldırınca, sert bir tepki gösterdi. Genel seçimler olsaydı dün, 26 bağımsız milletvekili çıkaracaktı DTP. Devletin Güneydoğu'da AKP tarafından temsil edilme projesi de suya düştü.


SP


Yeni liderleri benimsendi. Büyük şehirlerde AKP'nın oy aldığı varoşların potansiyeline ortaklar. SP seçmeni, büyükşehir belediye başkanlığında oylar bölünmesin düşüncesiyle AKP adaylarını emaneten destekledi, ilçelerde ve İl Genel Meclisi'nde varlar. İbreleri yukarıyı gösteriyor.


Sonuç


Büyük şehirlerdeki geleneksel ANAP seçmeni CHP'ye, Ege ve İç Anadolu'daki DYP seçmeni MHP'ye sığındı. Bir kısmı da halen AKP'de emanet tutuyorlar oylarını.


Bu kitlelere hitap edecek, ayrıca CHP ve MHP'den farklı olarak Doğu ve Güneydoğu'da var olabilecek bir sağ parti ihtiyacı, bu seçimlerin sonucuyla birlikte çok net ortaya çıktı.


Trajikomik olan, bunun farkında olan tek kişinin Mesut Yılmaz olması, onun da Rize dışında etkinliği yok..

Share/Save/Bookmark

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Seçimlerin mağlubu CHP, mağduru Seküler/Laik Kentli nüfustur.

Epeyce uzun bir süre AKP iktidarına hazır ol. Mesut Yılmaz gibi hülyalara dalma.

Hayatı yaşama biçiminde İslami referanslara atıf yapan insanların oy verdiği partilerin totalde (SP, BBP ve AKP) %47-48 civarı oy aldığı görmek lazım. Kıyı şeridinden ve iç egeden silinmesine rağmen...

Bu sonuçlar daha muhafazakar bir AKP getirecektir. Hiç iyi olmadı.

Temur dedi ki...

CHP yolsuzluklaar ve ekonomi üzerinden giderek çok akıllı bir strateji izledi. ŞAyet yine laiklik üzerinden siyaset yapmaya kalkarsa AKP hiç bir şey yapmadan yine 44-45 alır.

SINO dedi ki...

Trakya, İzmir, İstanbul'un bazı ilçeleri marjinal kalabilir, ancak İç Ege'den ve Akdeniz'den silinmeye başlayan bir sağ partinin düşüşü durdurması çok zor.

AKP'nin içinde hala eli CHP ve MHP'ye oy vermeye gitmeyen bir kitle var. En yeni ve en güvenilir lider hala Recep Tayyip Erdoğan ne de olsa.

alessandro del piero dedi ki...

akp ne hallere düşer umrumda değil ama chp'nin her seçimde olduğu gibi yine babayı alması ne hoş oldu dimi.. fenerbahçe'nin siyaset versiyonu işte, ne beklenir ki..

Adsız dedi ki...

İç Ege önemli. Aydın, Manisa, Uşak gibi illerde seçimi kaybetmesi önemli bir işaret elbette.

Buna rağmen bir genel seçim olsa 315 civarı bir milletvekili olacaktı. AKP seçim stratejisini kale fethinden mevcutları koruma cihedine kaydıracaktır. Bunu başarması ise sanılandan kolay olur. Saadet tehlikesini bitirmek Bülent Arınç ve Salih Kapusuz kartlarına bakar.

Bir diğer ürkütücü manzara ise Ülkenin Kıyı Şeridi, Güneydoğu ve Orta Anadolu olarak de facto olarak bölünmüş olması.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Biz 3 arkadaş ara sıra batak oynarız. Ben onlara derim ki; İkinizin toplamı beni geçmiyor, bu oyunu sizden daha iyi oynuyorum..

SINO dedi ki...

Bölünme görüntüsü gerçekten ürkütücü. Hele federasyon sisteminden bahsedenlerin süpheli bir şekilde öldüğü bir ülkede

bartleby dedi ki...

Çok isabetli bir başlık olmuş.

AKP asıl ait olduğu tabana, içanadolu bozkırına çekilmiş görünüyor.

Seçimler sonrası oluşan yukarıdaki tablo, ABD seçimlerindeki Demokrat-Cumhuriyetçi kutuplaşmasını andırıyor.

CHP, Trakya ve Egeyle, görece kozmopolit ve dünyaya açık, dolayısıyla liberal-orta sınıf değerlerinin yerleşik olduğu coğrafyalarda güçlü. Sıradağlarla çevrili bozkır muhafakarlığına inildikçe AKP-MHP çekişmesi öne çıkıyor.

Bu da aslında türk siyasetinin son 50 yılına damgasını buran geleneksel sol-sağ kırılma eksenidir. AKP "batıdan" aldığı emanet oyları teslim etmiş görünüyor.

Kürt coğrafyasıysa seçimini DTP'den yana yapmış gibi. Buzdolabı-çamaşır makinesi siyaseti iflas etmiştir. AKP'nin kürt açılımı açıkçası biraz da aşağılayıcı bir şekilde (diyarbakır sonuçları)kürtler tarafından geri çevrilmiştir.

CHP-AKP kutuplaşmasındaki istanbul içi sınıfsal eksenler de artık param parça...

Istanbul'da sultanbeyli gibi AKP'nin MG tabanına yaslandığı bölgeler hariç, AKP "kalesi" kalmamıştır. AKP'nin kazandığı çoğu yerde başa baş bir CHP-AKP çekişmesi görünüyor. AKP Beyoğlu'nu "ancak" yüzde 1-2'lerle elinde tutabilirken, (nasılı çok tartışmalı) Sarıyer, Maltepe, gibi "çevre" semtler açık farkla CHP'ye geçiyor.

Istanbul'un ve CHP'nin kadıköy-beşiktaş-şişli-bakırköy gibi "merkezlerinde" ise çözülme olmadığı gibi solda birleşme söz konusu. AKP'nin buralara soktuğu bütün "kozmetik" adaylar, sandıkta figüran rolü oynamaya mahkum oldular.

Seçimden sonra AKP için iki yol var:

AKP kale fethetme siyasetini terkedip, söylemsel şiddeti düşük profilde bir liberal siyasete geri dönerse,(AB hamleleriyle simgelenen ilk hükümet dönemi gibi)bu çözülmeyi atlatıp "merkez" konumunu herşeye rağmen koruyabilir.

Şu an sıkıştırılmış göründüğü tabanı kabullenip, kale korumaya yönelirlerse, 2011'de silinip giderler.

İkinci yol türkiyeyi bir süre gerer, ama artık "tansiyon stratejisi" CHP'ye çalışır. Mevcut CHP yönetimi, AKP'lileri "münazara" siyasetine çekebilirse bu işin faturasını seçmen AKP'ye kesecektir.

Her iki durumda da Türkiye hiçbirşey kaybetmez.

Tabi eğer, Baykal ya da Erdoğan gibilerinin siyasi istikballerini memleket meselesi olarak görmüyorsak.

pclion dedi ki...

Bu seçimler CHP eğer suyu bulandırmazlarsa AKP'nin tepki oylarını kaybetmesini sağlayabileceğini göstermiştir, seçim kriterleri de mazlum-mağdur ekseninden daha çok yerel dinamikler-ekonomi eksenine gelmiştir, bu da AKP'nin defolarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu da gayet doğaldır aslında, 7 senedir iktidarda olan bir partinin oy kaybetmemesi zaten pek rasyonel değildi.

İsimle hitap etsem mi etmesem mi karar veremedim, kaşif diyeyim en iyisi. :) Bloguna seçim sonrası baktım ama yazın yeni düşmüş. Ben tabloyu pek doğru okuduğunu düşünmüyorum açıkçası, olaya toplam taban genişletme olarak bakarsak Sosyal Demokratların da geçtiğimiz seçimlere göre 5-6 puan kazandığını da konuşmalıyız o zaman, bu da değişimin her zaman olabileceğini gösterir. Zaten ülkenin büyük bölümünün dini hassasiyetleri öncelikli veya değil, göz önünde bulundurduğunu biliyoruz, bu yeni bir şey değil, bu AKP'den önce de vardı zaten. AKP hem bu dinamikleri hem de diğer sağ unsurları bir araya getirebilmişti sadece.

Alternatif bir sosyal demokrat ve sağ parti şu tabloyu baya bir değiştirir, özellikle benim pek tuttuğum bir adam olmasa da Sarıgül önderliğindeki bir DSP'nin hem CHP'den hem de sağ partilerden 9-10 puan toparlayabilecek bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Sağ tarafta nasıl bir alternatif çıkar, onla ilgili bir fikrim yok. Çıkarsa da muhtemelen AKP kaynaklı ya da AKP içindeki rahatsızlıklardan beslenen bir oluşum olur.

AKP en az bir-iki seçim dönemi daha iktidar kalacağı fikrine katılıyorum ama 2007 seçimi gibi keskin bir yükselişi bir daha beklemiyorum. En azından CHP & MHP ortalığı germenin, işi rejim tartışmalarına çekmenin AKP'ye değil kendilerine kaybettirdiğinin farkına varmıştır bu seçim sonrası. Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'daki çıkışı da doğru kişiler ve kampanyalarla ortalama insanın gözünde Baykal'ın da antipatik kimliğiyle en az krediye sahip partilerden CHP'nin bile iş yapabileceğini göstermiştir. Bu da atlanmaması gereken bir konu...