Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte %13 küçüldü. Cumhuriyet tarihinin rekoru, korkunç bir rakam.
Bu gelişme ışığında, yerel seçimlerde düşüş trendine giren Ak Parti'nin iktidarını kaybetmek üzere olduğu söylenebilir, siyaset biliminin gereği budur.
Şu anda 2011 genel seçimlerinde (kimine göre de 2012 seçimleri anayasal tartışma sürüyor) üç partinin barajı aşacağı kesin gibi, AKP, CHP ve MHP.
Dördüncü bir partinin de barajı aşması büyük ihtimal. Ama bu hangi parti olacak, o kısım belirsiz.
Dördüncü bir partinin de barajı aşması büyük ihtimal. Ama bu hangi parti olacak, o kısım belirsiz.
Adaylar Saadet Partisi, Demokrat Parti, Türkiye Partisi ( Abdüllatif Şener'in partisi).
Demokrat Parti ile Türkiye Partisi birleşebilir. Bir de Mustafa Sarıgül'ün parti kuracağından söz ediliyor.
Meclise girecek parti sayısı çok önemli, zira AK Parti'nin tek başına iktidarını kaybedip kaybetmeyeceğini belirleyecek.
Ak Parti'nin akıbetinin ne olacağının yanıtını, seçimlere nasıl bir konjonktür altında girileceğini analiz ederek verebiliriz. Şayet seçimler Temmuz 2011'de yani olağan zamanında ve de ılıman bir siyasi havada gerçekleştirilirse, ekonomi oy oranlarında mutlak belirleyici faktör olacaktır.
Bu noktada Mecliste dört veya beş parti görebiliriz, DP'nin başındaki liderin halkla bütünleşmesi ve Numan Kurtuluş ile Mustafa Sarıgül'ün performanslarına bağlı olarak.
Yukardaki senaryonun aksine, benim tahminim bugünkü siyasi kriz ortamının artarak devam edeceği yönünde, hatta seçimlerin zamanından önce yapılma ihtimalini bile kayda değer buluyorum.
Bu durumda TSK'yi derdest etme operasyonunun sonuna geldiği savıyla AK Parti, muhafazakar seçmenden birleşmesini isteyecek, böylece Saadet Partisi'ne veya Abdüllatif Şener'in partisine oy kaybetmeyecektir.
Yerel seçimlerde Saadet seçmeninin, İstanbul'u CHP'ye kaptırma ihtimalini ortadan kaldırmak için ilçesinde ve İl Genel Meclisi'nde Sp'yi, Büyükşehir Belediyesi için ise Kadir Topbaş'ı desteklediğini unutmayalım.
Uzun lafın kısası, ekonomi alaşağı gittiği sürece, hükümet ve yakın çevresinden TSK'ya yönelik tahrikler artacak, asker ve bürokrasi kışkırtılarak mücadele ortamına çekilmeye çalışılacaktır. Bu başarıldığı takdirde de AK Parti'nin en çok tercih ettiği, icraatlardan başka herşeyin tartışıldığı bir ortamda, kamplaşmış ve gergin bir toplumla girilecek seçimlerde AK Parti %35-40 bandından aşağı düşmeyecektir.
Uzun lafın kısası, ekonomi alaşağı gittiği sürece, hükümet ve yakın çevresinden TSK'ya yönelik tahrikler artacak, asker ve bürokrasi kışkırtılarak mücadele ortamına çekilmeye çalışılacaktır. Bu başarıldığı takdirde de AK Parti'nin en çok tercih ettiği, icraatlardan başka herşeyin tartışıldığı bir ortamda, kamplaşmış ve gergin bir toplumla girilecek seçimlerde AK Parti %35-40 bandından aşağı düşmeyecektir.
İlker Başbuğ'un geçen haftaki basın toplantısından sonra Albay Dursun Çiçek'in tutuklanması, TSK'ya açık bir meydan okumadır.
Şayet İlker Başbuğ, bu meydan okumaya yukarıdaki analizle aynı görüşü paylaşıyorsa, sağduyulu, ılıman bir yanıt verebilir.
Yine de unutmamak gerekir ki Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir yapının başında olduğunuz zaman, siyasi kaygıları çok fazla gözeterek davranmanın büyük bir riski vardır.
Nedir bu risk?
Başında olduğunuz kurum içerisinde meşruiyeti kaybetmek.
Son gelişmeler sonrası "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" konumuna düşmüş olan olan İlker Başbuğ'un yerinde olmak istemezdim.
not: Yazı yazıldıktan bir saat sonra yaşanan gelişme, Başbuğ'u rahatlattılar biraz..
"Tutuklamaya yapılan itirazı değerlendiren Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi,Deniz Kurma Albay Dursun Çiçek'in tahliye edilmesine karar verdi. Bu arada, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı, Beşiktaş'ta bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesinin bir üyesinin izinli olması nedeniyle hakim Faik Saban'ı, bu mahkemede hafta başından itibaren geçici üye olarak görevlendirdi "
1 yorum:
Genel anlamda futbol ile aynı platformda siyaseti görmek istemem. fakat iki konuylada ilgiliyim ayrı ayrı iki blog açmakta saçma fikrinden yola çıktığını farz ederek okudum yazını. siyaset ile bende ilgiliyim. ben blogumda yer vermemeyi yeğler sen ise takdir hakkını böyle değerlendirebilirsin. ben fikirlerimi söylemek istedim saygı duymak senin ehvalinde elbet. madem yazdın düşüncelerimide belirtmekte fayda var. yazındaki kendi yorumlarından kıstas ile her ne kadar bir görüşe yakınsanda, genede ortalarda devam edip bitirmişsin. diğer yazılarınıda okuyacağım. çok doğru ayrıntılardan bahsetmişsin ama sanki şu dönemde ekonominin küçülmesinden, bir silah yaratmak isteyenler var ve bu ceremesi bize değil gibi sanki. ben kaos fırsatçılarından olmayacağım. neden türkiyede kötü şeyler olduğunda çözüm yerine, insanlar fırsat için uğraşırlar. neden patronların krizi bahane ettiklerinden bahsedilmezde, seçim anketlerine soyunulunur. muhalefetin genel bağlamda ki asıl amacı bir süre zarfında neden esneklik göstermesin. neden hep beraber çıkmayalım şu kara günlerden. bizler için hava hoş, pc, klavye, bira, çay, karpuz.. bunları yazmak yazan ve okuyan için teferruat. ya asıl krizi görenlere ne olacak.. Başbuğgilleri ne kadar daha savunacağız.. savaş, silah olmasa krizmi olur sanki. üniforma, honor, disiplin bla bla bla. hayır. savaşsız bir dünya...
url: http://www.futboldiliveedebiyati.com/
Yorum Gönder